22 Kasım 2018 Perşembe
Hamster
Hamster
Sürüngen, yırtıcı kuşlar ve bazı vahşi etçil balıkların avlanma duygularını kaybetmeden sağlıklı bir şekilde beslenebilecekleri bir canlı yem türüdür. Kafes ortamında steril bir şekilde dietlerine uygun şekilde yetiştirilmiş bu canlılar hayvanlarınızın sağlıklı bir şekilde beslenmelerini sağlayacaktır.
Yavru Balık
Yavru Balık
Akvaryum ortamında ve geniş havuzlarda beslenen vahşi ve avcı balıkların beslenmesinde kullanılmaktadır. Akvaryum ortamında steril bir şekilde yetiştirildiğinden dolayı akvaryum balıklarınıza zarar vermezler ve sağlıklı bir şekilde gelişmelerini sağlarlar. Vahşi ve etçil tür akvaryum balığı türleri iştakla avlanma duyguları kaybolmadan tüketecekleri canlı bir yem türüdür. Arowana, Kedi balığı türleri ve çeşitil Amerikan ciklet türü balıklar için ideal bir besindir.
Su Piresi
Su Piresi
Su piresi ( bilimsel alanda kullanılan adıyla Daphnia) , bilim çevreleri tarafından oldukça merak edilen bir canlı. Bunun sebebi ise bu küçük canlının göründüğünden daha büyük işlevler görmesi. Boyu 1-5 mm arasında değişen bu canlı DNA ‘sında 31.000 gen barındırıyor.İnsan gibi gelişmiş ve ileri düzeyde işlevleri olan bir canlıda ise gen miktarı 23 bin. Çok sayıda farklı geni bulundurması bilim dünyasının bu canlıya olan merakını daha da arttırdı ve üzerinde birçok araştırma yapıldı. Bu araştırmalar sonucunda üreme yapısından , çevreyle olan etkileşimine ; beslenme şeklinden, evrimleşme sürecine kadar birçok bilgiye ulaşıldı.
Su pireleri saydam kabuklular grubunda olup ıstakoz ve karidese akrabadır. Çevreyle etkileşimleri oldukça gelişmiştir. Ortam değişikliği yaşandığında veya tanınmayan başka bir canlı tarafından uyarıldıklarnda farklı tepkiler gösterirler. Bu davranış farklılıkları bazen o kadar hızlı ve ani yaşanır ki gerçekleşen değişimi gözlemlemek mümkün değildir. Bu esnada vücutlarını çok değişik şekillere sokarlar. Bu durumu omurgasız hayvanlar grubuna dahil olmalarına borçlu olduklarını söyleyebiliriz. Su pireleri çok hızlı üreyebilen canlılardır. Eşeysiz üreme yoluna başvurmaları bunun en önenmli sebebidir. Eşeyli üremeyle kıyaslandığında eşeysiz üreyen canlılar daha hızlı ve birbirinin genetik kopyası olarak ürerler. Su pireleri de bu yolla üremeyi seçerler.
Yaşam alanlarında değişiklik olmadığı sürece yeni oluşan bireyler yeni çevre şartlarına uyumlu olarak doğarlar. Yaşam koşullarının zorlaştığı durumlarda ise çevreye uyum sağlaması için yeni genetik kombinasyonlara sahip canlılar üretmek gerekir. Bunun için canlı eşeyli üreme yoluna gider. Kış aylarında sıcaklığın azalmasıyla birlikte su pireleri de eşeyli üreme yapmaya başlar. Bu üreme döngüsü ekolojik araştırma yönünden su pirelerini ilgi çeken bir canlı yapmaktadır.
Su piresi sıcaklığın 20 derece olduğu sularda rahatlıkla yaşayabilir. Besin kaynağını su içerisindeki canlılar oluşturur. Paramesyum ve bakteri bunlardan bazılarıdır. Ayrıca bazı bitki ve hayvan organizmaları atıkları da besinlerini oluşturabilir. Ayaklarında bulunan taraklar sayesinde besinleri süzerek ağızlarına götürürler.
Artemia
Artemia
Yoğun tuz oranı olan ortamlarda yaşamaya uyum sağlamış bir zooplanktona denir. Su piresi gibi akua kültürde canlı yem olarak kullanılır.
Zor çevresel faktörlere karşı dayanıklılık göstermektedir. Yetişkinler -18 oC’dan +40 oC a kadar olan büyük ısı değişimlerine toleranslıdır. Yaşam ortamlarında uygun tuzluluk oranı, optimum gıda ve ısı; yetişkin dişilerin canlı larva üretmelerini sağlar. Bu ana koşullarda oluşan ciddi değişimler dişilerin kalıcı yumurtalar (sist) üretmesini tetikler. Bu sistler de biolojik olarak aktif değildir ve uygun şartlar oluşana kadar da öyle kalır.
Doğadan toplanan bu sistler gerekli hazırlama prosedüründen geçirilip uzun süre saklamayı mümkün kılacak ambalajlara konur. Çok zor şartlarda hayatta kalmak için tasarlanmışlardır. -100< C dan +90> C a varan sınırlarda başarıyla test edilmişlerdir.
Yetişkinler çok iyi şartlar altında 2 cm ye kadar gelişip 3 aya varan sürelerde hayatta kalabilirler. Ortalama olarak her 4 günde bir yüzen larva veya yumurta üretebilirler.
Artemia 1920 lerden itibaren geniş çaplı olarak ister tatlı su ister tuzlu su olsun akua kültürde kullanılmaya başlanmıştır. Kullanımının pratik ve besin değerinin yüksek olması işletmeler için zaman ve işgücü tasarrufu sağladığı için onu önemli bir konuma taşımıştır. Bu nedenledir ki, global pazarda artemia sistleri ve yan ürünleri artan bir taleple karşılaşır. Artemia akua kültürde çok geniş bir kullanım alanına ve büyük bir öneme sahiptir.
Mikro Kurt
Mikro Kurt
Akvaryum balıkları için çok değerli oan canlı yemlerden bir tanesidir. özellikle yavru balıklar için çok yararlıdır. Evlerde de kolayca fazla miktarda üretilebilir. Yalnız yetiştirebilmek için başlangıçta aşılamada kullanılacak bir miktar kurda ihtiyaç vardır. Dış ülkelerde bunu akvaryumculardan kolayca temin etmek mümkündür. ülkemizde ise pek pazarlanmadığı (hiç) söylenemez. üretim için 25*25*10 boyutlarında olan plastik kaplar kullanılabilinir. Doğal olarak sahip olunan herhangi boydaki bir kutu da yetiştirme kabı olarak yararlanılabilinir. Sadece üretim kabının uygun bir kapağı olması yararlı olur. Yem olarak süt içinde bekletilmiş daha sonra pişirilmiş yulaf unu bulamacı kullanılır. Bu bulamaç kabın dip kısmına 2 cm. kalınlığında yayılır ve bunun üzerine kurt ile aşılama yapılır. Sıcaklığın 20-25 derece olduğu ortamda kurtlar süratle üreyeceklerdir. üreyen kurtlar kabın yan kenarlarına doğru gelir ve tırmanmaya çalışırlar. Buralarda biriken kurtların bir sulu boya fırçası veya jiletle toplanması ile yem için kullanılacak kurtlar elde edilmiş olur. Akvaryuma atılan kurtlar uzun süre canlı kalabilirler. Bu nedenle fazla da atılsa balıklar bulunduklarında yiyebilirler. Yem olarak kullanılan hamur ekşimeye başlar ise üretimi yenilemek gerekir. Yeni üretim aşılama yolu ile kolayca yapılabilinecektir.
Grindal Kurdu
Grindal Kurdu
Yumurta ile üretilen ve canlı emler ile beslenmeleri gerekli olan bazı balık yavrularının yetiştiriciliğinde özel konular için önem kzanmış olan bir kurt türüdür. Yavru balıklar 15 günlük olduktan sonra bu yavrulara artemia salina larvası verilmesi külfetli olabilir.Aynı zamanda bu yaşa ulaşan yavrular için artemia salina larvası yeterli bir yem olmayacaktır.Tubifex ve beyaz kurtlar ise bu yaştaki yavrular için oldukça büyük gelecektir. ışte artemia salina larvası verilmesinin sona erdiği ve yavruların tubifex veya beyaz kurt yiyebilecekleri döneme kadar bu kurtçuk ile besleme yapılması çok yararlı sonuçlar verecektir. Bu kurtlar sadece 0.5 ile 1 cm. arasında bir boy uzunluğuna sahiptirler. Balıklar bu yem ile 15 günlükten 2 cm. oluncaya kadar rahatça yemlenebilirler. özellikle yavru yetiştirmek isteyen ve tabiattan küçük planktonları sulardan toplama zamanı olmayan yetiştiricilerin bu kurt üzerinde durmalarında yarar vardır. Genellikle profesyonel üreticiler tarafından yetiştirilmesinde yarar vardır. özellikle yavru üretenlerin infüsaria, artemia salina ve grindal kurtları yıl boyu yetiştirebilme olanaklarına sahip olmaları lazımdır.
Beyaz Kurt
Beyaz Kurt
Küçük kutular tenekeler ve saksılar içinde yetiştirilir. üretim için bir kap içerisinde çakılsız gevçek nemli toprağı konulur. 2 kısım toprağa karşı 1 kısım elekten geçirilmiş turba toprağı ilave edilir. Turba bilindiği gibi çürümüş ağaç veya bitkilerden oluşan kömür olma safhasında olan bir çeşit topraktır. Bu yok ise organik maddelerce zengin çürümüş yapraklar.ihtiva eden toprak kullanılabilir. Başlangıçta her üretme kutusuna 1 kaşık dolusu yumuşak yem konulabilir. Bu üretim yerine bir miktar kurt aşılanır ve üst kısmı ince bir tabaka toprak ile örtülür. Toprağın üst kısmına da bir cam veya tahta örtü olarak konulur. Bu örtü toprak ile temas etmelidir.
üretim yapılan yerin sıcak olmaması lazımdır. En uygun sıcaklık 12 derece dolaylarıdır. Beyaz kurt üretimi için çeşitli yemler önerilmiştir. Yemlemede sulu süt ile pişirilmiş çavdar unu fazla haşlanmış süt içinde yumuşatılmış ekmek veya geniş üretimlerde sebze artıkları kullanılabilinir. Verilen yem eğer 3 gün içerisinde tüketilmez ise alınır ve yerine tazesi verilmelidir.Profesyonel yetiştiricilikle üretim kabında eski yem kalmamasına büyük özen gösterilir. çünkü çürümeye ve kokuşmaya başlayan yem kurtların gelişmesini engeller ve neticede tüm kurtçukların ölmesine neden olabilir.
Beyaz kurt üretiminin ele alındığı yerlerde 2-3 kutu ile çalışmaya başlamak lazımdır. Böylece 1 kutuda kurtlar gelişir iken diğerleri yem olarak kullanılır. Beyaz kurt üretimi dışarıda bahçede de yapılabilir. Bunun için bahçenin bir yerinde tahta ile 50*50 cm ebatlı br yer ayrılır. Bu kısma çok miktarda çürümüş yaprak ihtiva eden kaba toprak yerleştirilir. Bir miktar yerden yüksek yapılabilir. üst kısmı düzeltilen toprağa bir avuç kadar süt ile ıslatılmış ekmek konulur. Beyaz kurt ile aşılama yapılır ve bı kısım düz bir taş ile kapatılır.üzerine çuval veya keçe örtülür toprağın devamlı rutubetli kalmasına dikkat edilir. Bir süre sonra pek çok beyaz kurt ürediği görülecektir. Fakat dışarıda yapılan üretimde bazı problemler doğabilir.özellikle toprak solucanları da burada süratle çoğalır ve beyaz kurtların yiyeceği yemi tüketebilirler.
Balıkları sadece beyaz kurt ile beslemek çok yanlıştır. çünkü beyaz kurt ile tek yönlü yemleme şişmanlığa neden olur.özellikle yavru üretiminde kullanılan damızlıklarda şişmanlık yumurta ve yavru verimini önemli derecede ters etkide bulunur. Genelde beyaz kurt yemle birlikte kullanılır ise iyi sonuç verir. Büyük balıklar beyaz kurdu iştahla yerler. Küçük balıklara ise jilatle doğranarak verilebilir ve çok yararlı olur.
Siyah Asker Böceği Larvası (Hermetia)
Siyah Asker Böceği Larvası (Hermetia)
Black soldier fly, Hermetia illucens (Diptera: Stratiomyidae), organik materyallerle beslenen obur bir canlıdır. Bir günde kendi vücut ağırlığının iki katı ağırlığında materyal tüketir. Bu özelliği sayesinde az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde organik atıkların biyolojik olarak azaltılmasında bir mühendislik harikası yaratabilecek potansiyele sahiptir.
BSF, 13-20 mm uzunluğunda yabanarısına benzeyen yararlı bir böcektir. Yılda 3 jenerasyon üretir. Her seferinde 500-800 yumurta bırakır. 2-4 günlük kuluçka döneminden sonra 21-24 gün sürecek larva formuna dönüşür. Larva formunun son aşaması olan pupa döneminde beslenmesini durdurur, sindirim sistemini boşaltır ve ağzını kullanarak hareket edip pupa dönemini geçireceği bir bölge aramaya başlar. Bu dönem 14 gün civarında sürer. Bu süreler beslenme ve çevre şartlarına göre değişiklikler gösterebilir. Sinek döneminde sadece su içer, çiftleşir, yumurtlar ve 4-8 gün sonunda ölür. Yeterli bir su kaynağı varsa sinek formunun süresi uzar. Sinek formu 2 gün sonra çiftleşir ve çiftleşmeden 2 gün sonra yumurtlar. Dişi sinek yumurtalarını besin kaynağının yakınındaki çatlaklara koyma eğilimindedir. Yumurtalar 4 gün sonra çatlar. %80 nem ve 26 C olan ortamda yumurtaların %88’i larvaya döner. Davranış olarak insanlara yaklaşmaz, iyi bir uçucu değildir, herhangi bir patojen mikroorganizmanın taşıyıcısı olduğu tespit edilmemiştir.
Nehir Tırnagı (Gammarus)
Nehir Tırnagı (Gammarus)
Arhropoda grubundan Malacostraca sınıfına aittir. Birkaç milimetreden, birkaç cm boya kadar olanlara akvaryumlarda rastlamak mümkündür. Kafa ve vücut yapıları türe göre değişir. Yüzme kabiliyetleri yoktur. Karın altlarında bulunan mikronik kirpikler bir nevi ayak işlevini yerine getirir. Sindirim sistemleri bildik yapıdan oldukça farklıdır.
Boyları 6 cm kadar olan Tubificidae ailesinin akarsu ve göllerde yaşayan boru tipli olup küçük halkalı solucan türlerinden biridir. Bunlar kırmızı renkli olup korku halinde topak halini alırlar. Çamurlu tabanda ve çok kirli sularda yaşarlar. Yüz yıldan fazla bir süredir akvaryum balıklarının beslenmesinde kullanılırlar fakat akvaryumlara da hastalık taşırlar. Bu nedenle kaynatılmış ya da kuru dondurulmuş kurtlar taze yem olarak verilenden daha güvenlidir. Oksijensiz ortamda metabolizmalarını yavaşlatarak ya da sist oluşturarak aylarca yaşayabilirler. Tubifex türlerinin birbirinden ayırt edilmesi zordur.
Halk arasında hızlı koşucu veya hızlı yüzücüler olarak da çağrılırlar. Birçoğu denizlerde yaşamalarına rağmen bazı türleri de göl, gölcük, havuz, çay ve dere gibi tatlı suları tercih ederler. Vücutları yanlardan basıktır. Cephalothorax baş ve göğüs olmak üzere iki kısımdan meydana gelmiştir. Altı segmentli karın ve küçük bir telson olmak üzere yedi segmente sahiptirler. Yürüme ve yüzmeye uyum sağlamış yedi çift bacakları vardır. Gözleri iyi gelişmiştir. Doğadaki çevresel tercihleri koyu alanlardır. Çöpçü canlılar olarak bilinirler. Çürümüş materyal ve mikro hayvanlar üzerinden beslenirler. Su sıcaklığına bağlı olarak şubat ve ekim aylarında yavrularlar.
Çok besleyici olan gammarusu canlı olarak bulma ve üretme yollarını öğreneceğiz. Üretimi ve bulması gayet kolay.
Bu canlı yem daha çok kurutulmuş halde satılan balık yemi olarak tanınır. Oysa bu kadar besleyici olan 'Gammarus'lar kurutulmuş halde iken besin değerini %70oranında kaybeder. Protein ve vitamin açısından çok zengindir. Özellikle eş balıklar için ciddi performans artışı sağlar. Balıklarda devamlı kuru yemden kaynaklanan kronik kabızlığı, 'daha ilk yemlemelerde giderir' Gammaruslarda hayat döngüsü dişi Gammarusun yapacağı 50 kadar yumurta ile başlar. Gammaruslar bitki ağırlıklı beslenirken, buldukları organik maddeleri ayakları arsına kıstırarak da yerler. Doğadan toplanan Gammaruslarda diğer canlı yemler gibi riskli olabilir. Doğada akar su kenarlarında taşların altlarında ve zaman zaman çeşme kenarlarındaki su birikintilerinde kolayca görülebilir.
Tubifex Kurdu
Tubifex Kurdu
Temiz su altında uzun süre tutulduktan sonra kullanılması en uygun yoldur.Eğer canlı vermek istiyorsanız, tabii ki bu tamamen sizin tercihinize kalmış bir seçimdir; fakat vermeden 1-3 saniye kadar sıcak sudan geçirerek belli bir miktar bakteri ve mikrop öldürebilirsiniz veya vermeden belli bir süre önce bakteriyel ilaçlarla ilaçlayarak balıklarınıza verebilirsiniz. Bu şeçimler tamamen size ait olup riskini ve sevincinide tamamen siz yaşacaksınız.Ama bizce balıklarınıza kesinlikle tubifex vermeyiniz.
Akvaryumlarda kullanılan canlı yemler arasında en değerli olanlarından bir tanesidir. Bunun ana nedeni teminin kolaylığı yanında. ine yapılı olması pek çok balık tarafından sevilerek tüketilmesi ve gıda değerinin yüksekliğidir. Bu kurtlar 0.5-1 mm. kalınlık 1.5-4 cm. uzunlukta açık kırmızısı renklidirler. Ilık lağım sularının aktığı yerlerde, ortam koşulları uygun olur ise milyonlarca ürerler. Bir tarafı çamura bağlı olarak bir kırmızı kadife gibi çamur yüzeyini kaplarlar. Vücutları su içinde devamlı yılanvari hareket eder.
Balıkların çoğunluğu bu kurdu severek tüketirler. ıri balıklara bütün olarak parçalanmadan verilir. Yavru balıklara ise kıyılarak verilir ise gelişme de çok yararlı olur. Kendilerinden yavru alınacak damızlık balıklara kondisyon kazandırmada vazgeçilemiyecek bir gıdadır. Akvaryumculardan temini mümkündür.
Tubifex organik maddelerin bol olduğu lağım sularının aktığı çamurlu ortamda bol miktarda oluşur. Toplanmaları oldukça kolaydır. Bol olarak bulundukları yerlerden çamur ile birlikte alınırlar. çamur içerisindeki kurtların toplanmasında çeşitli yollar önerilebilinir.
A-) ıçi kurt dolu çamur sudan çıkarıldıktan sonra kurumaya terk edilir. çamur dıştan kurudukça (genellikle 24 saat sonra) kurtlar çamur kitlesinin ortasında bir topak halinde toplanmaya başlarlar.Bir gün sonra dıştaki az kurumuş çamur atılır ise diğer gün orta kısımdaki kurtlar temiz bir topak halinde elde edilebilirler.
Kurt ile toplanan çamur su altında çok ince gözlü bir elekte yıkanır. Fakat bu işlemin çok çabuk yapılması lazımdır. Aksi halde su ile kurtlar elekten geçerek kaçabilirler. Uygun bir yol değildir.
C-) Elde edilen kurtlu çamur susuz olarak ılık (alttan çok hafif ısıtılarak veya sıcak suaya tepsi konularak) bir tepsiye konulur. Isının etkisi ile kurtlar süratle çamurun üst kısmına gelir ve bir topak teşkil ederler. Buradan toplu halde alınabilirler.
D-) Kurtlu çamur bir kovaya konur. çamurun üst hizasına kadar az su konulur ise bir süre sonra kurtlar topak halde üste yakın toplanırlar.
Elde edilen kurtları uzun müddet yaşatmak mümkündür. Az bir şekilde açılacak bir çeşme altına tepsi içinde konulur ise canlılıklarını uzun bir süre muhafaza ederler. Bu süre içinde ayrıca kurtların sindirim organıda boşalır ve balıklar için zararlı olabilecek maddelerde dışarı atılmış olur. Topak her gün ters yüz edilir ise alt kısında ölmüş olanlar ayıklanmış olur. Eğer akan bir çeşme altına kurtları koyma imkanı yok ise içinde çok az su bulunan bir kapta da tutulabilirler. Bu tepsideki kurtlarda günde iki kez yıkanır ve ölenler su tazyiki ile ayıklanabilinir. Tepsiye uygulanan tazyikli su neticesinde canlı olanlar hemen dip kısma çöker, ölü olanlar ise su ile akar gider. Bu yöntem ile ancak az miktarda kurt bulundurulabilinir. Fazla miktarda iseler akan su verilmez ise kısa sürede ölürler.
Un Kurdu
Un Kurdu
Tüm Kanatlı Kümes Canlıları, Süs ırkları, Sülün, Keklik, Tavuk, Hindi, Bıldırcın, Kaz, Ördek, Tavus kuşu Vb. Tüm kanatlılar için çok faydalı bir canlı yem türüdür.
Kuluçkadan çıkan civcivlerde canlı yem un kurdu kullanılması durumunda, kuluçkaların yaşama oranları % 99 Oranlarına dayanmaktadır. Yumurta sayısına, yumurta doluluk oranına, yavru yaşama yüzdesine Büyük Katkı Sağlar.
Büyük papağan türleri (afrika-jako-kakadu vb.) ve sultan papağanları için çok önemli bir canlı yemdir, muhabbet kuşu mamalarına ve tüm kafes kuşlarının mamalarına katılabilirler, kullanıldıkları tüm canlıların randımanlarına fevkalade olumlu etkilidirler.
Diğer Canlılar için;
Pek çok akvaryum balığı için (arowana, flower horn, astronot, discus, chiclid, tüm canlı doğuranlar, japon türleri, koiler...) kaliteli, besleyici, lezzetli bir canlı yem türüdür. Küçük türler ve yavrular için kesilerek de kullanılabilirler, kanları renksiz ve kokusuzdur, suyu kirletmezler/bulandırmazlar.
Un kurtları; sürüngenler (bukalemunlar, geckolar vb.) için de kullanılan canlı yemlerden biridir.
Tarantulalar, akrepler, mantisler ve daha pek çok larva(kurt)-böcek ile beslenen eklembacaklı içinde kullanılan bir canlı yemdir.
Kurbağalar, kaplumbağlar, marmosetler, maymunlar, sincaplar, sugar gliderler için de son derece gerekli bir canlı yemdir.
Un Kurdu Hayanlarınız için %48 Protein Kaynağıdır.
Un Kurdu ile Beslenen Hayvanlar Sağlıklı ve Diri Olurlar.
Morio Kurdu
Morio Kurdu
Morio Kurdu, birçok hayvanın severek tükettiği özellikle Kanatlı Hayvanlar,Balıklar ve Sürüngenlere verilen besin değerleri açısından zengin, Orta Amerika ve Güney Amerika kökenli canlı yem türüdür.
Morio Kurdu diğer canlı yemlere göre daha fazla yemek yer daha saldırgan ve boyutları daha büyüktür.Ergin bir böcek yaklaşık olarak 4-5 cm boyutlarındadır.
Morio Kurdu pupadan çıktıktan sonra dişi böcek olursa yaklaşık 10 gün sonra dişi moiro kurdu böceği günde ortalama 40 yumurta bırakır.(Resim altındaki linkten cinsiyet hakkındaki yazımızı okuyabilirsiniz.) Yaşam Döngüsü böylece başlar yumurta olarak gelen yeni morio kurtları 2 hafta sonra minik larva olurlar. Yaklaşık 3 ay sonra pupa ve 2 hafta sonra ergin böcek olmak üzere toplam 4 yaşam evresi geçirirler.
Morio Kurdunun yaklaşık 100 günde yetiştiğini az önce söylemiştik.Peki ergin böcek evresine ulaşmış bir morio kurdu kaç gün yaşar ? sorusunu sorarsanız ortalama 3 ay yaşıyorlar.
Genel olarak yumurta olarak başlayan süreç yaklaşık 200 gün sonra sona eriyor. Morio Kurdunun yaşam döngüsü yeni bırakılan yumurtalar ile devam etmiş oluyor.
Aslında yaşamları tamamen sıcaklık,nem ve yataklığa bağlıdır. Morio Kurtları diğer hayvanlar gibi hergün yem atılarak beslenmez.Bakım yaptığınız plastik veya cam kutunun tabanına 4-5 cm kadar tahıl çeşitleri koyarak morio kurtlarına saklanma yeri ve yemek kaynağını sağlamış olursunuz.Sıcaklık,nem ve yataklık olarak saydığımız bu 3 etken morio kurdu için çok önemlidir.Çünkü Morio Kurtları kendi yataklıklarını tüketir dışarıdan sulu sebze verirseniz su ihtiyaçları da karşılanmış olacaktır.İçeri koyulan meyve ve sebzeler sıcaklıkla birlikte nemi artıracağı için olumlu bir etki bırakır.
Cırcır Böceği
Cırcır Böceği
Daha çok geceleri aktif olarak yaşayabilen cırcır böcekleri güzel sesleri ile özellikle yaz akşamlarının vazgeçilmez sesleri arsındadır. Erkek cırcır böcekleri ses çıkarmak için ön kanatlarını birbirine sürterler. Kulakları bacaklarında bulunan cırcır böcekleri sürü halinde yaşamayı tercih ederler ve en çok tarla ve arazilerde görülür. Sıçrayabilme özellikleri olsa da, bir çekirge kadar keskin sıçrayış yapamazlar. Cırcırböcekleri hem etçil hem de otçul beslenebilme özelliğine sahiptir. Yaklaşık 1000 kadar çeşidi ile tropikal bölgelerin hayvanı olan cırcır böcekleri, görünüş itibariyle de farklı özelliklere sahip türlerine rastlamak mümkündür.
Cırcır böceği yerine pek çok kişi ağustos böceği demeyi tercih etse de, ağustos böceği farklı bir türden olan cırcır böceği türüdür. Geceleri ötmeye başlayan ve gündüzleri genellikle saklanmayı tercih eden cırcır böceklerinin nasıl ses çıkardıklarını ya da duyulan bir sesin cırcır böceğine mi ait olduğunu anlamak için, nasıl ses çıkardıklarını bilmek gerekir. Düz kanat yapısına sahip olan cırcır böcekleri, ağustos böcekleri gibi melodik bir ses çıkarmazlar.
Cırcır Böceğinin Özellikleri Cırcır böceklerinin genellikle erkek olanları ötmektedir. Masallarda tasvir edildiği şekli ile tembel olarak bilinen cırcır böceklerinin dişi böcekleri çağırmak amacıyla öttükleri yönünde bilgiler vardır. Uzun yıllarda toprak altında kanatsız yaşama özelliğine sahip olan cırcır böcekleri, yaşamlarının son günlerinde yeryüzüne çıkarak yaşamayı tercih ederler. Yaz aylarında etrafta sessizlik hâkimken sessizliği bozan cırcır böcekleri çok sayıdaki türü ve ilginç özellikleri ile oldukça merak edilen hayvanlardan biridir.
Sıcak iklimlerin vazgeçilmez böcek türlerinden biri olan cırcır böcekleri genellikle sesleri ile varlıklarını hatırlatan canlılardır. Kesintisiz ötme kabiliyetlerinden de anlaşılacağı gibi, cırcır böceklerinin muazzam bir ses yapıları vardır. Aynı zamanda gözleri de oldukça iyi olan cırcır böcekleri yaşamlarının büyük bir çoğunluğunu toprak altında geçirme özellikleri ile bilinmektedir. Cırcır böceğinin cinsiyetini ayırt etmek için alt kısımlarına bakılabilir. Erkek cırcır böceklerindeki kısmın davula benzemesi, dişilerden ayrılan en belirgin özelliklerinden biridir. Tek seferde yaklaşık 500 yumurta bırakma özelliğine sahip olan dişi cırcır böceklerinin yumurtaları 1-1,5 ay sonra yumurtalarından çıkarlar.
Cırcır böceklerinin Dünya’da bulunan böcek türleri arasında en fazla türe sahip olan böcekler olmasından dolayı, yaşam süreleri hakkında belirli bir rakam söylemek zordur. Türlerine göre farklılık gösteren yaşam süreleri, cırcır böceklerinde 5 ile 19 yıl arasında değişebilmektedir. Ömrünün büyük bir bölümünü de toprak altında geçirmesinden dolayı yeryüzünde çok kısa yaşadıkları söylenebilir. Bazı kaynaklarda cırcır böceklerinin yeryüzünde sürekli ötme ihtiyaçlarının dişi bulma ihtiyaçlarından ileri geldiği düşünülmektedir. Güzel sesleri ve benzersiz görüntüleri ile gece kelebeği olarak nitelendirilen cırcır böcekleri bitkilerin köklerinde bulunan öz sular ile beslenirler.
Çekirge
Çekirge
Düzkanatlılar (Orthoptera) takımına bağlı böcekler. Ağız parçaları kesici ve çiğneyici olup, çoğunlukla nebati, bazan da hayvani maddelerle beslenirler. Uzun yapılı başlarının yanlarında bir çift iri petek göz ve alınlarında üç adet basit (osel) göz vardır. Bir çift olan antenleri, bazılarında kısa, bazılarında uzun olup, dokunma ve kokuya duyarlı kıllarla bezenmiştir. Çok uzak mesafelerden rüzgarın getirdiği nebati besinlerin kokularını alırlar. Üç parçalı göğüs kısımlarının her bölümünden bir çift bacak çıkar. Kanatlar da göğsün son iki halkasında yer alır. Üç çift bacağın ilk iki çifti yürümede, iri ve daha güçlü olan son çifti sıçramada kullanılır. Üst ön kanatlar dar, derimsi yapıda olup, geniş ve zar şeklinde olan alt kanatları örterek korurlar. İstirahat halinde, uçmaya yarayan alt kanatlar, yelpaze şeklinde üst kanatların altında katlanır. Karın kısmının (abdomen) her iki yanında solunum borularının (trakea) açıldığı nefes delikleri vardır. Karnın her iki yanında zardan meydana gelen bir çift işitme organı vardır. Dişilerin karın ucunda yumurtlama borusu (ovipozitör) bulunur. Erkeklerde ise, ses çıkarma organı bulunur. Bazıları arka bacaklarını ön kanatlara sürterek ses çıkarırlar. Bazıları da ön kanatları birbirine sürterek dişilerini çağırırlar.
Tarla çekirgeleri, yeşil çekirgeler, kara çekirgeler yaygındır. Genellikle bitkiden bitkiye sıçrayarak beslenirler. Fakat yiyecek azalırsa, uzun mesafelere uçarak göç ederler. Bulut halinde 2.000-2.500 km uzaklara gidebilirler. Gemilerin üstüne yağdıkları görülmüştür. Çekirge salgını ziraatte büyük afetlere yol açar. Kondukları alanları birkaç dakika içinde çöle çevirirler. Aradıkları yeşil yiyecekleri bulamazlarsa, pamuk ve yünlü elbise, korkuluk, hatta ahşap evlerin çatlak yerlerine saldırır; atın kuyruk ve yelesini yerler. Afrika’da çıplak çocukları kemiklerine kadar kemirdikleri olmuştur. Saatte 16 km hızla uçarak, bir uçuşta, 12 saat havada kalabilirler. Çekirge afetleri milletlerarası mesele haline gelmiştir. Çekirge bulutları radarla gözlenerek, uçaklarla havadan ilaç püskürtmek suretiyle korunulmaya çalışılmaktadır.
Çöl çekirgesi (Schistacerca gregaria) milletlerarası öneme sahiptir. Bu çekirge, Batı Afrika ve Hindistan-Pakistan sınırında çoğalarak göç eder. Batı Afrika’dan göç edenler Senegal-Sudan üzerinden Yemen’e ulaşır. Hindistan-Pakistan sınırında çoğalanlar, Kuzey Afrika, Ortadoğu, İran ve Rusya’ya yayılır. Bu çekirge memleketimize Suriye ve Irak sınırından girer. Önceleri 8-15 yıllık aralarla geldikleri halde, şimdi hemen hemen her yıl gelmektedirler. Türkiye’de Birinci Dünya Savaşı sırasında batı bölgelerini istila eden göçmen çekirgelere karşı yapılan mücadelede, 430 ton çekirge yumurtası ile 1200 ton çekirge toplanarak yok edilmiştir. Bunlara karşı ilaçla mücadele, uçar hale gelmeden yapılırsa daha başarılı olur. Son yıllarda ilaçlara karşı da mukavemet kazanmışlardır. Eskiden uygulanan engellerle durdurma metodu halen uygulanmaktadır. Çinkodan veya kaygan çitten yapılan engellerin ön kısmı hendek şeklinde kazılmaktadır. Alçaktan uçan çekirge sürüsü engele çarparak hendeğe düşmekte ve köylüler tarafından üzeri hemen toprakla kapatılmaktadır. Afrikada bazı bölge köylüleri, mahsullerini yiyen bu çekirgeleri kızartarak yemekte veya kurutarak kışa saklamaktadırlar.
Çekirgelere ilkbaharla sonbahar arasında rastlanır. Sonbahar sonunda dişi çekirge vücudunun arka kısmında uzayabilen yumurtlama borusuyla toprakta delik açar. 70 kadar prinç iriliğinde yumurta bırakır. 4 aylık ömrünün son haftasında üç defada 200 kadar yumurta yumurtlar. Bu yumurtalar kışı toprakta geçirerek ilkbahar ve yazın başlangıcında, 34°C sıcaklıkta 11 gün içinde açılırlar. Yumurtadan çıkan “nimfa” denen genç çekirgeler toprağı dışarı atarak çıkarlar. 9 mm kadar uzunlukta olup, birkaç defa deri değiştirerek büyürler. Nimfalar her ne kadar anne ve babalarına benzerlerse de kanatsızdırlar. İkinci deri değişiminden sonra kanatlar çıkmaya başlar. Çoğu çekirge beş defa deri değiştirir.
Yumurtadan çıkan yavru birkaç gün bitkiyle beslendikten sonra, aktifliği azalarak bir dala sımsıkı tutunur. Dış iskeleti ensesinden çatlayınca genç çekirge yumuşak vücudunu dışarı çıkarır. Gerinerek bir miktar uzar. Yeni iskeleti meydana gelinceye kadar kendisini bitkiler arasında gizler. Deri değişimleri dört beş gün aralıklarla olur. Çekirgelerin çoğu bir ay içinde deri değişimini bitirir. Fas çekirgesi 45 günde erginleşir.
Döllenmemiş yumurtalardan (partenogenez) üreyen çekirgeler de vardır. Bu durum daha çok değnek çekirgelerinde görülür. Böyle yumurtalardan dişi yavrular çıkar. Genç çekirgeler, bazı sinek ve arılar, kurbağa, yılan ve birçok kuş için aranan yiyecektir. Kuşların insanlara faydalı oluşunun bir sebebi de, bu gibi birçok zararlı böcekleri ve çekirgeleri yemesidir.
Solucan
Solucan
Toprak içinde açtıkları galerilerde yaşıyor ve galerilerinin bulunduğu toprak katmanına göre Epijeik, Endojeik ve Anesik olmak üzere üç gruba ayrılıyorlar. "Epijeik" türler yüzeye yakın yaşıyor ve buradaki organik maddelerle besleniyor. Mineral toprak katmanında (üstten 20 cm.) yaşayan türlere ise "Endojeik" türler deniyor. Bu türler toprağa işlemiş organik madde ile besleniyor ve toprağın havalanmasında çok etkili olmuyorlar. "Anesik" türler ise derin galeri açan türler. Bunlar da gene yüzey organik maddeleriyle besleniyor. Genellikle büyük türler Anesik, küçük türler Endojeik ve Epijeik oluyor. Epijeik türler yaygın olarak, düşen yaprakların örtü oluşturduğu ormanlarda ve ağaçlık bölgelerde bulunuyor. Anesik ve Endojeik türler ise, ormanlık bölgelerden çok, tarımsal alanlarda ve çayırlarda daha yaygınlar.
Belirli bir alandaki yoğunlukları iklime, toprak yapısına ve bitki örtüsüne bağlı olarak değişiyor. İlkbahar ve sonbahar aylarında yüzeye yakın yaşadıkları için sıkça görülürken, soğuk ve kurak havalarda derinlere inerek diyapoz’a (uyku hali) giriyorlar. Bu dönemlerde derinlerde kendi etraflarına sarılarak bir yumak haline geliyorlar. Bu derinlik bazı türlerde birkaç metreye kadar ulaşabiliyor. Nemli, yüksek kil ve düşük silt içeren topraklarda daha yüksek yoğunluğa sahipken, asidik, kumlu ya da kurak topraklarda az bulunuyorlar.
İnsanların yoğun olduğu bölgelerde ve yoğun otlatma görülen meralarda toprağın ezilerek sıkıştırılması nedeniyle toprak solucanı yoğunluğu azalıyor. Tarım ve toprağın işlenmesi de toprak solucanı yoğunluğunu azaltıcı etki yapıyor.
Solucanların topraktaki azot çevriminde, erozyonun azaltılmasında da rolleri var. Araştırmalar, açtıkları galeriler nedeniyle eğimli çayırlarda yüzey suyu akışını yarı yarıya azalttıklarını, böylece suyun geçmesini önemli ölçüde engelleyerek erozyonu önlediklerini gösteriyor.
Birçok ülkede, arazilere toprak solucanları aşılanmasının, bitki üremesini belirgin şekilde artırdığı gözleniyor. Kuzey Tazmanya’da yapılan böyle bir çalışmada çayır üremesinin yüzde 75 oranında arttığı görülmüş. Gene Yeni Zelanda’da yapılan benzer bir çalışmada, bitki verimi başlangıçta yüzde 72 artmış. Yüzey organik maddelerinde saklı besinlerin serbest kalmasından sonra görülen bu hızlı büyüme artışı daha sonra yüzde 25 oranında sabitlenmiş. Bu oran Hollanda’da deniz seviyesinden aşağıda bulunan ve denizden setlerle ayrılarak kurutulmuş olan alanlarda yüzde 10, İrlanda’da iyileştirilen turbalık üzerindeki çimenli alanda iki yıl sonra yüzde 25, üç yıl sonra da yüzde 49 olmuş. Bunun yanında, yapılan çalışmalar, toprak solucanlarının, tahıl bitkilerinin gelişimini yüzde 39, tohum rekoltesini yüzde 35, tohumun azot içeriğini yüzde 12 oranında artırdığını gösteriyor.
Dünyada bugüne kadar 500’ün üzerinde toprak solucanı türü tespit edilmiş. Türkiye’de 65 kadar toprak solucanı türü yer alıyor. Bunlardan 22’si ise, dünya üzerinde sadece Anadolu’da yaşıyor.
Günde 60 toprak solucanı yiyebilen köstebekler de toprak solucanının doğal düşmanları arasında yer alıyor. Ayrıca porsuk, su samuru, kirpi gibi memeliler ve ardıçkuşu, baykuş, karatavuk, kızıl gerdan, karga, martı gibi kuşlar ve olta balıkçılığı ile avlanan balıklar için de lezzetli bir besin kaynağı. Toprak solucanı popülasyonlarına en büyük zararı veren etkenlerse ormanların tahrip olması, toprağın işlenmesi, böcek öldürücü ilaçların kullanımı, doğal yaşam ortamlarının bozulması. Özellikle, kirletici maddelerin, kuşlara ve diğer kara omurgalılarına taşınmasındaki potansiyel rolleri nedeniyle dikkat çeken toprak solucanlarının en iyi bilinen örneklerinden olan Lumbricus terrestris türü son yıllarda önemli bir kirlilik göstergesi olarak kabul ediliyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)